4 Mayıs 2010 Salı

Bir Babayı Anlatmak



Babacığım Babalar Günün Kutlu olsun...16 yıldır sensiz geçiyor babalar günü...İçim acıyor ve ben susuyorum bugün...
Seni Seven Minik Kızın...



Ben babamı hiç birilerine anlatmayı düşünmemiştim.

Neler söyleyebilirdim ki onun hakkında... Tüm harfleri toplayıp yeni kelimeler üretmek, tüm kelimeleri toplayıp yeni bir hikaye yazmak kadar zormuş bir babayı anlatmak.

Gözlerimi açtığımda, yani kendimi ve dünyayı tanımaya başladığımda benim ellerimden büyük iki elle tanıştım. Ama bir o kadar da sıcak iki el. Ben bu dünyadan onun varlığı sayesinde korkmamıştım. Herkesin bir Superman'i vardır ya, benim de ceketini pelerin gibi kullanan bir Superman'im vardı.

Di'li geçmiş zaman kullanıyorum farkındayım ama ben sadece babamı 9 yaşına kadar tanıyabildim. Kimine göre çok uzun bir zaman gibi gelebilir ama 9 yıl sadece babanızı görmek, babanızı anlamak, iki satırlık yazıyı bir anda okumak kadar kısa sürüyormuş. Ama bu 9 yıl içinde çok şey öğrendim ondan.

Hayatın hiç bir zaman benim istediğim gibi gitmeyeceğini anlattı babam bana.

Masallarda anlattığı kurtla, kuzuların gerçek hayatımızda iyiler ve kötüler olduğunu öğretmeye çalıştı çoğu zaman...

İstediğim bir şey olmadığında, gözyaşları dökerek zaman kaybetmek yerine ulaşmam gerektiğini gösterdi hiç bıkmadan usanmadan.

O benim belki de ilk ve tek aşık olduğum adamdı. Hayatın onu hiç bu kadar canımı acıtacağını düşünmediğim bir günde aldı benden.

Çocuk yaşta büyümenin ne demek olduğunu bilir misiniz? Arkadaşlarınız evcilik oynarken siz kapıda gelmeyeceğini bile bile babanızı günlerce beklediğiniz oldu mu? Benim çok oldu. Onun kullandığı arabanın benzerini gördüğümde belki içindeki babamdır diye o arabanın peşinden koştuğum kadar çok oldu bekleyişlerim. Çok isterdim o sıcacık gülümsemesi ile evimizde hiç bitmeyen mutluluğu tekrar yaşamayı. Yine o haklıydı aslında hayat hiç bir zaman bizim istediğimiz gibi gitmiyordu.

Bize veda ettiği günü dün gibi hatırlarım, yine çok şey öğrenmiştim ondan. Bir yağmurlu günde toprağa verdik onu. Ne çok seveni varmış babamın diye düşündüm o gün, bulunduğumuz cami taşmıştı. Herkes sevgiyle anıyordu onu. Çok sevdiği bir dostu kaleme almıştı cenazeden sonra yaşadıklarını; "Ben sadece ünlü ve politikacıların cenazelerinin çok kalabalık olduğunu sanırdım, yağmura rağmen dışarılardaydı insanlar" diye. O gün bize veda ederken bir Superman'in uçuşunu izledim çocuk yaşta döktüğüm gözyaşları ile...

Şimdi 25 yaşındayım, hala babamı tanıyanlar sevgi ile bahsediyor ondan. Ne kadar şanslıyım diyorum. 7 den 70'e herkesin sevgisini kazanan kaç kişi var ki bu hayatta.

Şimdi dönüp geçmişime baktığımda hep öğrettiklerini hatırlıyorum, hatta onun öğrettiklerini uygulayarak yaşıyorum. Bana bıraktığı en güzel miras bu olsa gerek.

Keşke hayat şu girdiğimiz aydaki gibi dönüp bize bugüne kadar size yaptıklarımın hepsi 1 Nisan şakasıydı diye "ceee" yapsa... Hiç fena olmazdı değil mi?



02.04.2010 tarihinde Hürriyet / Ayşe Aral a yazdığım yazı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder